İletişim
0530 785 5206
Günlük yaşamda sıradan kabul edilen sesler — bir suyun damlaması, yaprakların hışırtısı, hatta bir çatalın tabağa değmesi — bazı insanlar için adeta bir işkenceye dönüşebilir. Bu duruma “hiperakuzi” denir. Pek çok kişi bu rahatsızlığın farkında olmadan yaşar, çünkü “fazla hassas kulak” olmak basit bir özellik gibi görülür. Oysa ki hiperakuzi, yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilecek nörolojik ve işitsel bir durumdur.
Hiperakuzi, çevredeki normal düzeydeki seslerin kişi tarafından rahatsız edici derecede yüksek algılanmasıdır. Bu kişiler için sıradan sesler, acı verici hale gelebilir. Genellikle işitme duyusu tamamen yerindedir, hatta bazı durumlarda normalden bile iyi işitirler. Sorun, sesin şiddetinden çok algılanış biçimiyle ilgilidir.
Hiperakuziye sahip bireyler, genellikle şu seslerden rahatsızlık duyar:
Bu sesler kişide anksiyete, baş ağrısı, hatta fiziksel acı hissine neden olabilir. Bu da sosyal izolasyona yol açabilir.
Bu rahatsızlığın kesin nedeni her zaman net değildir, ancak birkaç faktör öne çıkar:
Bazı uzmanlar, beynin sesleri filtreleme ve düzenleme mekanizmasında yaşanan bir bozukluğun hiperakuziye yol açtığını düşünmektedir.
Hiperakuzi genellikle işitme testleri ve hastanın öyküsüne dayalı bir değerlendirmeyle teşhis edilir. Burada en önemli unsur, kişinin yaşam kalitesinin ne kadar etkilendiğidir. Standart işitme testleri çoğunlukla normal çıksa da özel yüksek ses toleransı (UCL) testleri ile sorun saptanabilir.
Hiperakuzi tedavisi kişiye özel planlanır ve çoğunlukla beynin sesleri yeniden işlemeyi öğrenmesi hedeflenir. Kullanılan başlıca yöntemler şunlardır:
Hiperakuzi, sessizliğin içinde kaybolan bir sorun gibi görünse de etkisi oldukça derindir. Seslerle barışmak, çoğu zaman içsel bir yolculuktur. Beynimizin seslere nasıl yanıt verdiğini anlamak, sadece bu rahatsızlığı değil, aynı zamanda kendimizi daha iyi tanımamıza da yardımcı olabilir.